9 Eylül 2009 Çarşamba

KUDUZ




Üç kişi. Seçilmemiş, ayrık, aykırı, çürük dişli biri, biri güzel bir kız, erkeklerden biri şişman, sakalları uzamış, kendini bırakmış. Beyaz klavyenin diplerine dökülmüş, akmış, sıvanmış, çürümüş ve kokmuş karanlık gençliğim. Birine öykünmüşüm, kıskanmışım ve dürbünlü tüfekle 2 metreden kafasını patlatmışım. Dürbünlüye ne gerek vardı, madem bu kadar yakından patlatacaktın kafasını. Amacım onu değil, sivilcesini vurmakmış aslında. Sonradan hatırladım, kanının sıcaklığına bulandığında avuçlarım. Şişmandı, kendini bırakmıştı, ölmek istiyordu zaten. Cüzdanını, arabasının anahtarlarını, şişme bebek sipariş ettiği kredi kartını alıp çıkıyorum. Emanet otomobilinde hız yapıyorum. Yolun kenarında üşümüş bir fahişeyi alıyorum, sırf ısınsın diye, sessizce ağlayalım diye, varlığı varlığıma armağan olsun diye. Şehvet cami avlusuna bırakılmış bir bebek benim için. Hiç tanımadığım, başka birilerinin büyüttüğü. Yıllar sonra karşıma çıkacak, sarılacağız ben ölüm döşeğindeyken. Bu yüzden fahişenin ıslak gözleri yeter bana bakmak için. Bir köy yoluna sapmadan iniyorum arabayı ona bırakıp. Hüzünle gazlıyor. Ölmek için güzel bir yer. Oysa ben mutluluktan kahkahalar atarken sabaha karşı, aç kurtlar tarafından parçalanmak için gelmişim buraya. Kederle, acıyla, intiharla işim olmaz. Kar yağmakta, kurtlar ulumakta. Coşkulu kahkahalarım onları çağırmakta. Son sigaramı da yakıp bekliyorum. Tıkandığımı hissediyorum. Çok pişmanım ama çok geç. Geliyorlar. Şişmanım, sakallıyım ve kendimi bırakmışım.

İki kişi. Biri erkek, biri dişi. Aşk kuduz bir köpek gibi etrafımızda dolanmakta. Ağzımın suyu kafamı gömdüğüm yastığıma akmakta. Tıkınırken tıkanma. Mutfaktaki bütün bıçaklar kadife kılıflarının içinde uyumakta. Gırtlağım mutfağın beyaz fayanslarını kızıl kana boyamak için sabırsızlanmakta. Düşkünlüğümü kuduz bir köpeğin kafasını keser gibi kesmek için mutfağa koşuyorum. Gırtlağımı kesiyorum, orucum bozuluyor. Ölüyorum ve ölmekten ve kendimden çokça bahsetmekten tiksiniyorum.

Bir kişi. Genç ve güzel bir kız. Onu en başta öldürmüşüm. Adına şiirler düzmüşüm.